
Kısa süre önce yayınlanmış olan iki Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) analizinde önce 1915 olaylarına vurgu yaparak Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 13 Mart 2019 tarihli Türkiye kararını ele aldık, ikinci analizde ise AP Türkiye raportörü Kati Piri’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyeliğine dair değerlendirmesine atıfta bulunduk.[1]
İkinci analizimizde belirtildiği üzere, 2014'ten beri AP’nin Türkiye raportörü olarak görev yapan Kate Piri ile yapılan bir söyleşi kısa bir süre önce Brüksel merkezli Barış ve Adalet Platformu (PPJ) web sitesinde yayınlanmıştır.[2] Bu söyleşide Piri'ye bazı anlamlı sorular yöneltilmiş olup, bunlara verilen yanıtların daha ayrıntılı biçimde ele alınmasına gereksinim bulunmaktadır.
Değinilmesi gereken sorulardan ilki, Türkiye'nin dini kimliği ile ilgilidir. Söyleşiyi yapan kişinin, “Bazı kişilerin AB'nin Türkiye'yi Müslüman bir ülke olduğu için istemediğine ilişkin fikrine ne dersiniz?” şeklindeki sorusunu Kati Piri aşağıdaki gibi yanıtlamıştır:
“ Hıristiyan-Demokrat siyasi ailesi hep bu fikirde olmuştur. (Bu grup) Bütün AB'yi yönetiyor mu? Hayır. (Bu grubun) AB üzerinde büyük bir etkisi var mı? Evet. Ancak, kesin olarak, AP'nin üyelik müzakerelerinin resmi olarak askıya alma çağrısının nedeni bu değil.”[3]
Bu yanıt bize AP’deki Hıristiyan Demokratların takıntılı dinsel zihniyetinin ipuçlarını vermektedir. Söz konusu Hıristiyan Demokratlar grubu resmi olarak “Avrupa Halk Partisi Grubu” olarak isimlendirilmektedir.[4] Başkanları, Bavyera Hristiyan Sosyal Birliğinden (Bavyera CSU-Hristiyan Sosyal Birliği) Manfred Weber'dir. Weber örneğinde olduğu gibi, bu grubun belli başlı üyelerinin zihniyeti, Türkiye gibi Müslüman çoğunluğa sahip bir ülkeye karşı düşmanca siyasi duruşlarını şekillendiren köktenci Hıristiyan inançlarını temsil etmektedir. Bu zihniyet, Batı kamuoyu ve akademik çevreleri bağlamında yaratılan “İslamcılık” teriminin temsil ettiği öne sürülen zihniyetin aynıdır. Eğer “İslamcılık” bağlamında “İslamcılar” varsa, köktenci Hıristiyan Demokratlar, “Hıristiyancılık” bağlamındaki “Hıristiyancıları” temsil etmektedirler. Müteveffa William Safire’ın makalelerinin birinde belirttiği gibi, “Açıkçası, Hıristiyan ve Hıristiyancı sıfatları arasında anlam bakımından bir fark vardır.”[5] Bu “Hıristiyancılara” bazıları “aşırı sağ Hıristiyan haçlıları” şeklinde atıfta bulunmaktadırlar.
Uluslararası basın Manfred Weber ’in görüşlerini şu şekilde nakletmektedir: “Yaklaşan Avrupa seçimlerinde Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) önde gelen adaylarından Manfred Weber, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olamayacağını belirtti, Avrupa Komisyonu başkanı olursa katılım müzakerelerine son vereceğini sözlerine ekledi.” Bu ifadelerin mantığını aslında Kati Piri'nin “Türkiye bir Müslüman ülke ” şeklindeki sözleri açıklamaktadır.[6] Bu zihniyet bence, günümüzün haçlı zihniyetinden başka bir şey değildir.
Bu söyleşide üzerinde durulması gereken en çarpıcı bir nokta, Piri’nin CDU lideri Angela Merkel'in Türkiye’ye yönelik tutumu ile ilgili sözleridir. Piri bu hususta aşağıdaki açıklamaları yapmaktadır:
“Diğer hata, AB'nin katılım süreci konusunda her zaman dürüst olmaması gerçeğidir. Geçtiğimi günlerde bir konferanstaydım ve bir Türk katılımcı, ‘Bu AB parlamentosu oylamasından sonra, Tanrıya şükür, hala Merkel'e sahibiz’ dedi. Ve ben gülmeye başladım, "Ciddi misin?" diye düşündüm. Merkel, 2005'ten itibaren muhtemelen Türkiye'nin üyelik sürecine hiçbir zaman inanmayan bir kişi. Bu ikiyüzlülük. Türkiye mükemmel bir demokrasi olsa bile, Merkel ve örneğin Sarkozy Türkiye’yi AB’de istemeyecekti. Benimle olan fark bu. Ben, Türkiye'nin AB’ye ait olmadığını düşünmüyorum. Bence o (Türkiye) bir Avrupa ülkesi…
Benim grubum, Sosyalistlerin ve Demokratların İlerici İttifakı, her zaman Türkiye'nin AB üyesi olmak için aday bir ülke olduğuna ve olması gerektiğine inandı. Bu konudaki tutumumuz değişmedi, ancak Türkiye içindeki gelişmeler büyük ölçüde kötüleşti. Bu nedenle, AB’de Türkiye’nin üye olmasını istemeyen kişiler olduğu açıktır. Halkın daha büyük bir bölümünün bile bu görüşte olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son birkaç yılda yaptıklarını görmemizden de dolayı. Bu şeyler birbirlerini etkiliyor.”[7]
Beş yıl boyunca Türkiye raportörü olarak görev yapan Piri’nin yukarıda değinilen sözleri Angela Merkel'in bir Hristiyan Demokrat olarak Türkiye’ye yönelik önyargılı yaklaşımını özlü biçimde açıklamaktadır. Görüşlerini bazı nezaketsiz AB politikacılarına kıyasla incelikli ve daha sağduyulu bir şekilde dile getirmesine rağmen, Merkel'den daha fazlasını beklemek gerçekçi olmazdı. Piri'nin söz ettiği Türk katılımcı, büyük olasılıkla Merkel'in bu incelikli tavrına dikkat çekmek istiyordu. Kanımca, AB politikacılarının, Türk halkının büyük çoğunluğunun dışardan gelen kibirli davranışlardan hoşlanmadığını ve Türkiye'den gelen sert tepkilerin normal bir hükümetin vereceği tepki olduğunu ve bu tepkilerin Türk halkının büyük kesimleri tarafından desteklendiğini öğrenmeleri gerekir. Bu hususlar ışığında, AB politikacıları, değerlendirmelerini yalnızca, Türkiye aleyhtarı AB siyasetçilerini ne duymak istiyorlarsa onunla beslemek eğiliminde olan, Türk halkının büyük çoğunluğunun görüşlerini temsil etmeyen ve kendi kendinden nefret eden bir oryantalist zihniyete sahip gruplara dayanarak yapmamalıdır.
Türkiye, kökleri 1877'ye kadar giden donanımlı bir demokrasi deneyimine sahiptir. Sıklıkla yapılan seçimlere katılım oranları AB ülkelerine kıyasla belirgin şekilde yüksek olan bir ülkedir. Son yerel seçimlerin göstermiş olduğu gibi, sadece yasal olarak değil töresel olarak da iyi tanımlanmış bir demokratik davranış kurallarına sahiptir. Türkiye’nin AB’deki ortaklarının Türkiye demokrasisini adil bir şekilde değerlendirmelerinin zamanı gelmiştir. Türk halkı böyle adil bir değerlendirmeyi hak etmektedir.
*Bu analiz yazısının aslı İngilizce olarak kaleme alınmıştır.
**Fotoğraf: https://www.dreamstime.com
[1] Teoman Ertuğrul Tulun, “European Parliament’s Unconstructive Approach Towards Turkey”, Center For Eurasian Studies (AVİM), 20 Mart 2019, blm. Analysis, 2019/6, http://avim.org.tr/en/Analiz/EUROPEAN-PARLIAMENT-S-UNCONSTRUCTIVE-APPROACH-TOWARDS-TURKEY; Teoman Ertuğrul Tulun, “Allowing Cyprus in (EU) Without a Solution to Cyprus Problem… is a Bıg Mistake”, Center For Eurasian Studies (AVİM), 04 Ocak 2019, blm. Analysis, 2019 / 7, https://avim.org.tr/en/Analiz/ADMISSION-BY-KATI-PIRI-ALLOWING-CYPRUS-IN-EU-WITHOUT-A-SOLUTION-TO-CYPRUS-PROBLEM-IS-A-BIG-MISTAKE.
[2] José Miguel Rocha, “Kati Piri: ‘Our Red Line on Turkey Has Been Crossed, and That Is How We Have Ended up with Our Position Today ’”, Platform Peace & Justice, 12 Mart 2019, blm. Brussels Talks, http://www.platformpj.org/kati-piri-our-red-line-on-turkey-has-been-crossed-and-that-is-how-we-have-ended-up-with-our-position-today/.
[3] Rocha.
[4] “Manfred Weber”, Group of the European People’s Party, t.y., http://www.europarl.europa.eu/elections-2014/en/political-groups/group-of-the-european-people%27s-party-(christian-democrats)/.
[5] William Safire, “Isms and Phobias”, New York Times Magazine, 15 Mayıs 2005, blm. Archives, https://www.nytimes.com/2005/05/15/magazine/isms-and-phobias.html.
[6] Paul Carrel, review of Turkey cannot become an EU member, says EPP’s Weber, tanıtım yazarı Catherine Evans, Reuters, 06 Mart 2019, blm. World News, https://www.reuters.com/article/us-germany-politics-csu/turkey-cannot-become-an-eu-member-says-epps-weber-idUSKCN1QN1A9.
[7] Rocha, “Kati Piri: ‘Our Red Line on Turkey Has Been Crossed, and That Is How We Have Ended up with Our Position Today ’”.
© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
POLONYA SOYKIRIM YASASI İLE İLGİLİ ÇİFTE STANDART
Teoman Ertuğrul TULUN 27.02.2018 -
MESUT ÖZİL’İN BEYANATI ALMANYA’DAKİ SAKLI IRKÇILIĞI VE BARİZ AYRIMCILIĞI ORTAYA ÇIKARDI
Teoman Ertuğrul TULUN 12.08.2018 -
AB GÜVENLİK VE SAVUNMA İÇİN STRATEJİK PUSULA BELGESİ OLASI EN KÖTÜ ZAMANDA YANLIŞ YÖNÜ GÖSTERİYOR
Teoman Ertuğrul TULUN 20.04.2022 -
KARADENİZ BÖLGESİNİN ZORLU VE DEĞİŞEN JEOPOLİTİK ORTAMINDA 1936 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ’NİN UYGULANMASININ DİKKATLİ İDARESİ
Teoman Ertuğrul TULUN 25.03.2024 -
2020 MÜNİH GÜVENLİK KONFERANSI "YAPICI AVRASYACILIĞIN" GEREKLİLİĞİNİ ORTAYA KOYUYOR
Teoman Ertuğrul TULUN 28.02.2020
-
SİLAH KONTROL REJİMLERİNDE AŞINMA DEVAM EDİYOR
Teoman Ertuğrul TULUN 31.10.2023 -
MÜLGA 'KIBRIS CUMHURİYETİ”NİN 60’INCI YILDÖNÜMÜ
Teoman Ertuğrul TULUN 14.10.2020 -
AB'NİN İNSAN HAKLARI SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEDEKİ BAŞARISIZLIĞI: AB İNSAN HAKLARI ÖZEL TEMSİLCİSİ'NİN BM'DE YAPMIŞ OLDUĞU AÇIKLAMA
Teoman Ertuğrul TULUN 24.11.2022 -
KİTAP İNCELEMESİ: “ARMENIA’S FUTURE, RELATIONS WITH TURKEY, AND THE KARABAGH CONFLICT”
Gülperi GÜNGÖR 05.02.2020 -
ARAL DENİZİ HAVZASI GÜNCEL DURUM VE ÇEVRE SORUNLARI
Özge Nur ÖĞÜTCÜ 20.10.2016
-
25.01.2016
THE ARMENIAN QUESTION - BASIC KNOWLEDGE AND DOCUMENTATION -
12.06.2024
THE TRUTH WILL OUT -
27.03.2023
RADİKAL ERMENİ UNSURLARCA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEZALİMLER VE VANDALİZM -
17.03.2023
PATRIOTISM PERVERTED -
23.02.2023
MEN ARE LIKE THAT -
03.02.2023
BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN BORU HATTININ YAŞANAN TARİHİ -
16.12.2022
INTERNATIONAL SCHOLARS ON THE EVENTS OF 1915 -
07.12.2022
FAKE PHOTOS AND THE ARMENIAN PROPAGANDA -
07.12.2022
ERMENİ PROPAGANDASI VE SAHTE RESİMLER -
01.01.2022
A Letter From Japan - Strategically Mum: The Silence of the Armenians -
01.01.2022
Japonya'dan Bir Mektup - Stratejik Suskunluk: Ermenilerin Sessizliği -
03.06.2020
Anastas Mikoyan: Confessions of an Armenian Bolshevik -
08.04.2020
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler -
12.06.2018
Ermeni Sorunuyla İlgili İngiliz Belgeleri (1912-1923) - British Documents on Armenian Question (1912-1923) -
02.12.2016
Turkish-Russian Academics: A Historical Study on the Caucasus -
01.07.2016
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset -
10.03.2016
Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia -
24.01.2016
ERMENİ SORUNU - TEMEL BİLGİ VE BELGELER (2. BASKI)
-
AVİM Konferans Salonu 24.10.2025
“BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ” BAŞLIKLI KONFERANS
