Bulgaristan’ın ülke dışındaki Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı Bojidar Dimitrov geçen Pazar günü “24 Saat” gazetesine verdiği bir mülakatta, özetle, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1913 yılında (Balkan Savaşları sırasında) Trakya’daki yüz binlerce Bulgar’ı sınır dışı ettiğini, sonradan bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’yle Bulgaristan arasında 1925 yılında bir anlaşma yapıldığını ancak uygulanmadığını, bu kişilerin (mirasçılarının) tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek bu amaçla Türkiye’nin 20 milyar dolar ödemesini istemiş ve bunun Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmasının koşulu olduğunu bildirmiştir. Gazetecilerin bilgisine başvurdukları Bulgaristan Hükümet Sözcüsü Veselin Ninon Devlet Bakanı Dimitrov’un sözlerinin Bulgar Hükümetinin resmi politikasını yansıttığını, bu konunun Türkiye- Bulgaristan arasındaki bir çalışma grubunda görüşüldüğünü belirtmiş, tazminatın ise 10 ila 12 milyon dolar olabileceğini söylemiştir. Bu konu nedeniyle Bulgaristan’ın Türkiye’nin AB üyeliğini veto edip etmeyeceğine ilişkin bir soruya ise böyle bir tercihin bulunduğunu ancak bunun Bulgaristan’ın Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemek için ileri sürdüğü koşullardan sadece biri olduğunu, enerji ve suların kullanımıyla ilgili başka sorunlar da mevcut olduğunu ileri sürmüştür. Bulgar Bakanı ve Hükümet sözcüsünün beyanlarından çıkan sonuç Bulgar Hükümetinin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemek için bazı koşullar ileri sürdüğü ve bu arada para da istediğidir. Bu arada Devlet Bakanı Dimitrov’un sözlerinin adeta bir şantaj niteliği taşıdığı da ayrıca dikkati çekmektedir. Konunun uzunluğu ve göreceli karışıklığı nedeniyle Balkan Savaşları sırasındaki durum ve 1925 Türk- Bulgar Antlaşması hakkında yarınki yazımızda bilgi vereceğiz. Şimdiden vurgulamakta yarar gördüğümüz bir nokta son yıllarda Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin gayet iyi bir düzeyde bulunduğu ve Türkiye’nin bunun etkisi altında Bulgaristan’dan herhangi bir talepte bulunmadan, mesela Bulgaristan’daki Türk azınlığının koşullarının iyileştirilmesini ileri sürmeden, Bulgaristan’ın NATO üyeliğini desteklemiş olduğudur. Ancak aşırı milliyetçi eğilimleri bulunan yeni Bulgar hükümeti, AB üyeliğinden cesaret alarak, Türkiye ile anlaşmazlığa girmekten kaçınmamakta ve bunun ikili ilişkilere yapacağı olumsuz etkileri de dikkate almamaktadır. Diğer bir nokta AB adaylığı esasen çıkmaza girmiş olan bir dönemde Türkiye’den bu tür taleplerde bulunmanın anlamsız olduğudur.