Paylaş :

PDF İndir :

08.09.2016
EuroNews

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande 2017’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığını henüz açıklamasa da seçim kampanyasının ana hatlarını şimdiden belirledi.

Hollande, Jean Jaures Vakfı’nda düzenlenen “Terör karşısında demokrasi” adlı konuşmasında, yasaklayan yasalar getirerek ülkenin zayıflatılmasına ve imajının zarar görmesine izin vermeyeceğini vurguladı:

“Bu savaş yeni bir savaş türü. Demokrasilere dayatılan küresel bir meydan okuma. Bu nedenle Fransa, burada da olduğu gibi uzaktan mücadele ediyor. Yabancı ülkelerde savaşarak, ordumuz bizi koruyor zira aynı tehlikeden bahsediyoruz. Bunlar Irak, Mali, Suriye ve kendi evimizde karşılaştığımız katillerin aynıları.”

Hollande, Fransa’nın uluslararası arenada güçlü ve yurt dışında savaş veren bir ülke olduğuna dikkat çekerek ülkesinin kimlik ve değerlerinden vazgeçmeden mücadelesini sürdüreceğini dile getirdi.

“ Manuel Valls hükümetiyle beraber Fransızları korumaya devam ediyoruz, bunun yanı sıra halkımıza gerçeği de söylemek zorundayız.Tehlike burada, ve devam edecek. İstediğimiz gibi yaşamaya devam ederek güvenliğimizi sağlamak zorundayız. Önemli olan da bu. Teröristler bize bir değil iki yerden vuruyor: hem onları mağlup edip hem de kendimiz gibi olmalıyız.”

Hollande, 1905’te çıkan laiklik yasasının ardından tıpkı Hristiyanlık ve Yahudilik gibi İslam’ın da kendisini bu ilke çerçevesinde konumlandırması gerektiğini belirterek, “Fransa’nın ikinci dini haline gelen İslam da, laiklik ilkesi çerçevesinde devletin garantisi altındadır. İslam ve laiklik birbiri ile mükemmel uyum sağlayabilir” dedi.

“İslam laiklikle beraber yaşayabilir mi? Benim cevabım “Evet”. Laiklikte hiç bir madde Fransa’da yaşanan İslam’a karşı değil. Bu hukuka dayalı önemli bir nokta. Başarmamız gereken “Fransa İslamı’nın” kurulması.

Fransa’da yaz ayları boyunca konuşulan Nice’deki “plajlarda haşema yasağı” konusunda temkinli durmayı tercih eden Cumhurbaşkanı Hollande, laiklik kavramı ve İslam’la uyumluluğu hakkındaki görüşünü dile getirdi.

“Bizim kimliğimiz, tarihimiz, kültürümüz, değerlerimiz ve yaşam şeklimizdir. Kimliğimiz zamanda durdurulmuş, kıpırdamayan bir resim değil. Kimliğimiz sürekli değişim halinde. Bu nedenle Fransa artık sadece bir kimlik değil, bir fikir topluluğu. Asıl tehlike Fransa’nın bu sınav karşısında kendinden şüphe duyması, durması, geri çekilmesi ve kendi içine kapanması olur.”