Amerika’daki bir spor kulübü olan LA Kings tarafından her yıl düzenli olarak organize edilen Ermeni Mirası Gecesi bu sene de 22 Şubat’ta gerçekleştirilmiştir. Spor kulüplerinin çeşitli organizasyonlar düzenlemesi elbette olağan bir durumdur. Bununla birlikte, organizasyonun bu seneki davetinde ortaya çıkan olağan dışı durum oldukça ilgi çekicidir.

Ermeni Mirası Gecesi’nde satışa sunulan atkıların Türkiye’de üretildiği ortaya çıkmıştır. Bu durum davetliler başta olmak üzere çeşitli gruplar tarafından tepki almış; bu tepkiler öyle bir noktaya ulaşmıştır ki yetkililer tarafından atkıların satış bedelinin iade edileceğine dair resmi açıklama yapılmıştır. Yetkililerin taraftarları olumsuz etkileyebilecek bir ihmale sebebiyet verdikleri için özür diledikleri açıklamada ayrıca belli bir üretici listesinden alım yapıldığı ve gerekli kontrolün sağlanmadığı da belirtilmiştir. [1]

LA Kings’in söz konusu geceyi her yıl düzenleme sebebi şüphesiz Los Angeles’taki aktif ve Türk karşıtı bir politika izleyen Ermeni diasporasının etkisidir. Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecine yönelik çalışmaların davam ettiği bilinmektedir. Bu sürecin başarıya ulaşmasıyla beraber, sınır kapılarının açılması ve tarafların birbirleriyle ticari anlaşmalar yapmasına olanak sağlanacaktır. Bu bağlamda Türk ticari mallarının Ermenistan pazarına girmesi, aynı şekilde Ermenistan’da üretilen ticari malların Türk pazarında varlık göstermesi ihtimal ve istek dâhilindedir. Hal böyleyken söz konusu gecede satılan atkıların sadece Türkiye üretimi olması sebebiyle iadeye tabi tutulması diasporanın normalleşme sürecine bakışının bir yansıması olarak görülebilir. Böyle geceler sadece kulüplere finansal destek sağlamak için değil; aynı zamanda kültürel iş birliği ve dayanışma gibi pozitif amaçlarla gerçekleşmektedir. Ne yazık ki bu gecede yaşananlar bunun tam aksi olacak şekilde, politik saiklere ev sahipliği yapmıştır.

Geceye dair dikkat çeken bir diğer husus ise, haberi yayınlayan basın organlarının metinlerde kullandıkları dil olmuştur. ABD ve Yunan basını başta olmak üzere diaspora ile benzer bir politik çizgide ilerleyen yayın organları için bu durum bir fırsat olmuştur. Zira haberi aktarırken Sevk ve İskân Kanunu’na değinmekten ve bu konudaki suçlayıcı ve asılsız iddialarını yinelemekten çekinmemişlerdir.[2] Söz konusu durum normalleşme süreci bağlamında ele alındığında; yine ikili ilişkilere zarar verme amacı taşıdığı ancak tarafların bu konuyu, herhangi bir açıklama yapacak kadar dahi dikkate değer görmedikleri gözlemlenmiştir. Bununla birlikte söz konusu durum göstermektedir ki Erivan’ın aksine diaspora normalleşme sürecine kesin bir tavırla olumsuz yaklaşarak Ermenistan’ın ve bölgenin çıkarlarına aykırı hareket etmek suretiyle istikrarın, güvenin ve refahın sağlanmasının önündeki engel olarak yine karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak Türkiye, Batı ile ticari ilişkilerini herhangi bir engel olmaksızın devam ettirebilmekte ancak Ermenistan; ticari yolların günümüzde kazandığı önem göz önünde bulundurulduğunda Batı’yla tek bağlantısı olan Türkiye ile ilişkilerinde sağlanacak normalleşmeye ihtiyaç duymaktadır. Şüphesiz diasporanın tutumu Ermenistan’ın söz konusu çıkarlarıyla tezatlık göstermektedir. Diasporanın Ermenistan’ın çıkarlarını göz ardı eden tutumuna karşı, Türkiye’nin normalleşme sürecine gösterdiği hassasiyetin bölgede refah ve istikrarı sağlamak konusundaki önemi bir kez daha anlaşılmıştır.